“Öyle ki Yahudiler taşların ve ağaçların arkasına saklanacak ama ağaç ve taş dile gelerek ‘Ya Müslim! Ey Allah (c.c.) kulu! Gel, bak benim arkamda Yahudi var, buraya gizlendi, benim arkamda, gel onu cezalandır diyecek. Sadece ‘gargat’ ağacı bunu söylemeyecek çünkü o Yahudi ağacıdır” buyuruluyor. (Kitab-ul Fiten H. 2239).
Yukarıda bir hadisi şerif var, sahih midir değil midir bilemem, işin uzmanı değilim. Kıyamet alametleri ile ilgili bölümlerde zikredilen bu hadis, ahır zamanda Yahudilerin, müslümanlar üzerine uyguladıkları zulüm ve haksızlıkların dayanılmaz boyutlara ulaşacağını, çaresiz kalıp başkaldıran müslümanların, yahudileri cezalandırmaya başlaması üzerine yahudilerin kurtulmak için taşların altına ağaçların arkasına saklanacaklarını bunun üzerine taşların ve ağaçların dile gelerek yahudileri ihbar edeceğini bildiriyor. Bu yahudi ihbarını yapmayacak sadece bir cins ağaç varmış o da ‘’Gargat’’ ağacı. Dediğim gibi, bu hadis sahihdir veya değildir, inanırsınız veya inanmazsınız ben onu bilmem. Ama bilinen bir şey var ki bugün İsrailde en fazla dikilen ağaç gargat ağacıymış ve yapılan araştırmada yahudiler bu hadisin ihtişamından korktukları için diğer bir adı da yahudi ağacı olan bu ağacı çokça dikerlermiş.
Bizim memlekette de çok sayıda ‘’gargat’’ var. Hem sayıları çok hem de cinsleri değişik. Bu gargatların en çok kök salıp gövdesi genişleyen iki ana çeşidi var. Birinci cins bu millete musallat olmuş her türlü musibeti koruma şemsiyesinin altına almayı birinci vazifesi bilen bir güruhtan oluşuyor. Vatan ve millet düşmanı olduğu tescilli bu güruh, terör belası ile mücadele eden devletimizin kolluk kuvvetlerinin veya adli makamların yanılarak bazen istihbarat ve delilleri hatalı değerlendirmesi sonucu ortaya çıkan mağduriyetleri köpürterek sanki bütün terör dava dosyaları hatalıymış gibi bir algı oluşturup teröristlere gargat olmaktadır.
Teröre gargat olanlar ki kimliği meçhul değildir bunların, işte bu ihanet cephesinin yanına bir başka gargat türü de ilave oldu maalesef. Onlar da ‘’Fetöcü’’ diye bir yaftayı ‘’gargat’’ yaptılar kendilerine. Başlangıçta çok halisane duygularla yola çıkıp gerçekten de vatana millete çok faydalı hizmetleri icra eden akp ve işbaşına gelen hükümetleri, yıllar içerisinde çeşitli menfaat şebekelerinin hakimiyet alanı olduğundan beri , her alanda alenen yapılan adaletsizlik, kayırmacılık, yolsuzluk, haramı helal addetme alışkanlığı boy göstermeye ve bu durum kamu vicdanını rahatsız etmeye başladı giderek artan bir hızda. İşte bu rahatsızlığı hissedip de eleştiriye başladığında veya hakkını arama yoluna gittiğinde bir kişi veya kurum, hooop hemen fetöcü ilan ediliyor anında. Haksızlık, hukuksuzluk, kayırmacılık, yolsuzluk benzeri yöntemlerle iktidarın nimetlerinden faydalanan bir kısım harami kendilerini eleştirene yaftayı yapıştırıyor hemen ‘’ fetö’’ cü ulan bu diye. Temizle temizleyebilirsen sonra. Yani neticede hem fetöcülere ve diğer terör örgütlerine gargat olanlar var, hem de fetöcü suçlamasını kendisine gargat yapanlar var.
Bu gargatlar giderek güçleniyor çünkü bizim örf ve adetimize uygun olmayan CMUK ve kanunu uygulayanların da umursamaz tavırları neticesinde insanlarda hem adalet duygusu giderek zayıflıyor hem de adalete olan inanç zayıflıyor. Sadece hukuk alanındaki uygulamalarla da sınırlı değil aslında mesele, bir vergi affı bile adalete olan inancı silip süpürüyor ki bizde bu uygulama iki senede iki defa uygulandı. Rahip Brunson meselesi tartışılıyor son günlerde, aslında bu halkın gündemi değildir olmamalıdır. Çünkü bu kararın sosyal bir sonucu olmaz sadece üzülürüz devletimizin baskıya boyun eğdiğinden dolayı. Ama son günlerde öyle örnek bir olay var ki hukuki ve ahlaki olarak değil sadece magazin yönüyle gündemde. Hani ben yapsaydım soluğu hapishanede alacağım bir fiilin faili olaydan saatler sonra karakola ifadeye çağrılıyor ve lütfen gidiyor ahlaksız herif karakola. Adam evli bir kadını taciz ediyor, ne oluyor diyen kocasını darp ediyor, hızını alamayıp hastanede yaralıyı tehdit ediyor ve silahla ateş ediyor. Sonra da karakoldan lüks arabasına binip hiçbir şey olmamış gibi gidiyor. Şimdi aynı şey yarın bizim de başımıza gelir m? Gelir neden olmasın, evli barklı adamlarız gece kulübünde olmasa da bir alışveriş merkezinde biri gelip karımıza sarkıntılık ederse biz ne yapacağız şimdi. Davranış şeklimizin ne olması gerekir hukuk devleti çerçevesinde. Bu çerçeve dışında ne olacağını şahsen ben biliyorum da usulen soruyorum işte. Hukuk çerçevesinde nasıl çözerdik biz bu ahlaksızlığı diye.
Aklı erenlerden bulmacaya bir çözüm bekliyorum şimdi. Bu millet hangi gargatın ardına sığınsın diye soracağım ama olmayacak. Başından beri anlatmaya çalıştıklarıma tamamen ters bu soru, çünkü gargatlar zalimlerin sığınacağı bir güvenli limansa o halde mazlumlar nereye sığınacak o zaman. Bizim sığınacağımız güvenli limanları kimler nasıl ne zaman inşa edecek hadi bulun bakalım cevabı.