Yerel Medyanın yetkin kalemlerinden Adnan Onay, sosyal medyada kaleme aldığı; ” CHP, Türkiye’nin birçok yerinde il, ilçe ve beldelerde seçimlere itiraz ederken, (en az oy farkı olan ilçeler dahil)neden İstanbul’da hiçbir ilçede itirazda bulunmadı?” sorusuna cevap arayan yazısında gündeme ışık tutuyor. İşte o yazı…
İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerinin Yüksek Seçim Kurulunca iptalinin ardından en çok tartışma konusu olan, aynı zarfta olan 4 oy pusulasından neden sadece birinin iptal edildiği konusu öyle anlaşılıyor ki CHP’nin propaganda İçin kullanacağı konuların başında geliyor.
Bu konuya değinmeden önce, öncelikle şunu sormak gerek;
CHP, Türkiye’nin birçok yerinde il, ilçe ve beldelerde seçimlere itiraz ederken, (en az oy farkı olan ilçeler dahil)neden İstanbul’da hiçbir ilçede itirazda bulunmadı?
Belediye Başkanlarının rahat çalışması, önüne diğer partilerin engel çıkarmaması için belediye meclis üyelerinin başkanın partisinden olması çok önemli olmasına rağmen neden belediye meclis üyeliklerine itiraz etmeyip kolayca tokmağın Akparti elinde olmasını kabul etti?
Bu iki önemli sorunun cevabı ve neden sadece İBB seçimlerinin iptal edildiğini açıklamaya çalışayım;
YSK, sadece önüne gelen itiraz konularıyla ilgilenir. İtiraz edilmeyen bir konu hakkında res’en karar vermez. Seçim zarflarında bulunan muhtarlık oyları dahil hangi oylara itiraz edilirse o oylamayla ilgili istem doğrultusunda karar verilir.
YSK’ya CHP’nin hiçbir konuda itirazı yokken, Akparti ve MHP’nin üç yerde itirazı söz konusuydu; İBB, Maltepe ve Büyükçekmece..
YSK, Maltepe ve Büyükçekmece itirazlarını reddedip sadece İBB seçimlerinin iptaline karar verdi. Kararın da seçim şekil şartı eksikliğinden verildiği açıklandı. Yani YSK, Cumhur İttifakı cephesinden gelen ancak CHP’nin karşı itirazlarının olduğu daha önce ilçe seçim kurullarınca red edilmiş olan esasa ait itirazları reddederek CHP’nin lehine olacak bir karar vermiş oldu..
Bilindiği gibi Akparti, bütün ilçelerde oyların yeniden sayılmasını talep etmiş, bu taleplere CHP cephesinden itirazlar gelmiş, birçok ilçe seçim kurulu Akpartinin itiraz talebini kabul etmeyerek reddetmişti.
Bu taleplerden sadece 5 ilçede yeniden sayım yapılması kabul görmüş, buralarda parti yetkililerinin gözetiminde yapılan yeniden sayımda Akparti adayının hanesine yaklaşık 17 bin oy daha eklenmiş, ilk gece İmamoğlu’nun belirttiği 29 bin civarındaki oy farkı 13 bin civarına düşmüştü.
Yeniden sayılan sandıkların toplam sandıklara oranı % 10 civarında olduğu dikkate alınırsa orantısal bir hesaplamayla sandıkların % 100’ü sayıldığında Akparti adayı Binali Yıldırım’ın , CHP adayı Ekrem İmamoğlu’na 150 bin civarında fark atması söz konusuydu.
Birbirine yakın oy almış iki adayın oyları sayıldığında geçersiz veya hatalı oyların geçerli olarak kabulünden sonra her iki adayın bu oyları eşit paylaşması söz konusu olması gerekirken nasıl oluyordu da bu oyların tümüne yakını Akpartinin adayının hanesine yazılıyordu?
Bu konuda görüştüğüm CHP’li bazı milletvekilleri, iptal oylarında bazı Akparti seçmeninin oylarını oy dairesi yerine, ampüle (ambleme) vurmalarının neden olduğunu belirtiyordu.
Bu yanıttan yola çıkıldığında dahi ilçe ve meclis üyesi oylarının yeniden sayılması halinde Akpartinin oylarının artacağı açıktı.
Bu durumda CHP’nin İBB’yi kaybetmesi söz konusu olacağı gibi ilçelerde de Akparti oylarını artıracak, belki de meclis üyesi sayıları daha da yükselmiş olacaktı.
CHP itirazlarından böylesi sonuçlar çıkmayacağı varsayılsa dahi, CHP’nin itirazlarda gerekçe olarak ileri süreceği her şey, tıpkı Akpartinin itiraz gerekçelerine benzer olacağı için bu durumda iki partinin benzer nedenlere dayalı itirazları dikkate alınarak sandıkların tümünün sayılması veya seçimin tümüyle iptali kesin olacaktı.
İşte bu durumlardan dolayı, CHP hiçbir ilçeye itiraz etmeyip İBB’yi elinde tutmayı hedefledi. Bunun için kamuoyunda başkanlığı perçinletmenin yanısıra YSK’ya da baskıları artırarak İBB seçimlerinin iptalini engellemeye çalıştı.
İmamoğlu seçim gecesi biosuna İBBB ekledi, mazbata almadan Anıtkabire gidip deftere İBB Başkanı diye imza attı, başkanlığı kutlama adına mitingler düzenledi, düzenlenen etkinliklere katıldı, başkan sıfatıyla çeşitli yerlere ziyaretler yaptı.
İmamoğlu bunu yaparken, parti yetkilileride habire açıklamalar yaparak YSK’nın seçim iptali kararı vermemesi için çeşitli yollarla baskılar kurdu. O kadar ki bazı parti sözcüleri İBB seçiminin iptali halinde, vatandaşların YSK üyelerinin yüzlerine tüküreceğini söyledi.
İptal kararının açıklanmasının ardından K.Kılıçdaroğlu’nun iptal yönünde oy kullanan 7 üye hakkında söylediği sözler, onlara yaptığı itham ve hakaretler dikkate alındığında neden iptal kararının oy birliğiyle değilde , oy çokluğuyla verildiğini anlamak mümkün!
Yasa, sandık başında olanların memur olmasını zorunlu görürken nasıl oluyordu da sandık başkanlarının üçte biri memur olmamasına rağmen, başta YSK Başkanı Sadi Güven olmak üzere 4 üye red oyu veriyordu?
Üstelik kararda usülsüzlük yaptığı belirtilen ilçe seçim kurulları hakkında suç duyurusunda bulunulacağı belirtilmiş olmasına rağmen..
Elbet bu sorular cevabını bulacak, gerekçeli karar açıklandığında bunların düştüğü şerhlerden bunun nedenlerini anlayacağız.
Eğer, bu üyelerin ileri süreceği gerekçeler hukuki açıdan önemli doğrular olarak görülürse muhtemelen seçim iptali tartışmaları daha da derinleşecektir.
Bu atmosferde yapılacak yeni seçimde Akpartinin seçimi kazanması halinde de bu kez CHP’den itirazlar gelecek, belki de yeniden iptal talebinde bulunulacaktır..